Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtına ilişkin Guardian’da yayınlanan Michael Safi imzalı yazı şöyle:
Donald Trump, Türklerin Kürt topraklarını işgal etmesine yeşil ışık yaktı. O, bir etnik gruba sırtını dönen ilk ABD Başkanı değil.
Ortadoğu’da yaklaşık 30 milyonluk bir etnik azınlık olan Kürtler ‘tek dostumuz dağlar’ derler. Bu söz, bu hafta yine doğruluğunu ispatladı.
Ortadoğu’daki dördüncü büyük etnik toplum olan Kürtler, 1800’lü yıllardan beri kendi devletlerini kurmak için çabalıyorlar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesi ile birlikte Kürtler bir şans yakaladı. 1918 tarihli anlaşma sırasında muhtemel bir Kürdistan’ın sınırları görüşmelerle belirlendi. Fakat Türkiye’nin direnmesiyle İngilizler ve Fransızlar bu planları yırtarak attılar ve Kürtlerin yaşadıkları toprakları Türkiye, Irak ve Suriye arasında bölüştürdüler. Beyaz Saray’ın geçen hafta başlayan Türk işgaline karşı durmaması 1975’te dönemin kaprisli Amerikan yönetiminin Kürtlerin maruz kaldığı bir acıyı hiçe saymalarını akla getirdi.
O yıl Irak Lideri Saddam Hüseyin, İran Şahı ile sürpriz bir barış anlaşması yaptı. Saddam Hüseyin’le savaşan Kürt peşmergelere giden silah ve paraların akışı aniden kesildi. Irak diktatörü de sıkışan Kürtlere yönelik karşı saldırı gerçekleştirdi.
1980’lerde Amerikalılar Saddam’ı daha fazla tercih etmeye başladılar. Ronald Reagan yönetimi, şimdilerde Irak mahkemeleri tarafından soykırım olarak adlandırılan Kürt toplumumun bombalanması ve gaz bombaları ile öldürülmesi olayını gerçekleştiren Irak’ı, şimdi İslam Cumhuriyeti olan İran’a karşı destekledi.
Mart 1988’de Halepçe’de gerçekleşen kimyasal saldırıda çoğu sivil en az beş bin kişi öldürüldü.
1990’da Kuveyt’i işgal edince bu kez ABD’yi düşman olarak görmeye başladı. Irak liderliğindeki güçler onu Kuveyt’ten çıkardı ve George Bush yönetimi Iraklı Şii ve Kürtleri, Saddam yönetimine karşı ayaklanmaları için cesaretlendirdi.
Irak’ın güneyindeki isyanlar bastırılırken, İngiltere’nin inisiyatifiyle kuzeyde uçuşa yasaklı bölgenin oluşturulmasıyla otonom bir Kürt devleti kuruldu.
Fakat bu da ABD yatırımlarının gelmemesi ve Irak ordusunun yeniden toparlanmasıyla başarısızlığa uğradı.
Kürtlerin Türkiye içindeki isyanları yoğun olarak 1980’larda PKK’nin kurulmasıyla başladı. Bu militan grup 35 yıldır Türk devletine karşı gerilla savaşı yürütüyor. Bu çatışmalarda şu ana kadar tahminlere göre 40 bin kişi öldü, PKK de ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere tarafından “terör grubu” olarak adlandırıldı.
Suriye’deki kaosta, Kürt gruplar önemli kentleri Suriye ordusundan aldılar, bu şehirleri IŞİD’e karşı savundular. Suriye’de güvenli bir müttefik konusunda ümitsiz olan ABD, Kürt savaşçıların IŞİD’le mücadele etmesine hava saldırılarıyla destek verdi, para ve silah desteği sağladı. Oluşan bu dost ittifakı karşısında Türkiye alarm durumuna geçti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telefonundan sonra Trump dünyayı, hatta kendi hükümetindeki pek çoğunu şaşkına çevirerek askerlerini bölgeden çekeceğini, Türkiye’nin ülkenin kuzeyine girmesine izin vereceğini duyurdu.